• Forum vBulletin altyapısından Xenforo altyapısına geçirildi, bu sebeple eski şifreleriniz ile foruma giriş yapamayacaksınız, parolamı unuttum adımından mailiniz ile şifre sıfırlayarak giriş yapabilirsiniz.

    Üyeliklerinde geçerli bir mail adresi olmadığı için sıfırlama yapamayacak kullanıcılar forum kullanıcı adlarını ve yeni şifrelerini yazarak info@maxigame.com adresine şifre sıfırlamak istediklerine dair bir mail göndersinler şifrelerini sıfırlayıp mail adreslerini güncelleyeceğiz. Şifreniz sıfırlandıktan sonra foruma giriş yapıp tekrar istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz.

Guild Wars Rüya ve Kabus

Deepblue

~More Than Blue~
Administrator
18 Nis 2007
61,126
3,901
113
Ankara
maxigamebanner1.png

maxayrac3.jpg
Sylvari-01-800x600.jpg


Sylvari, Guild Wars 2'deki en genç ırk, Tyria'daki yeni çağın yükselmesiyle uyandılar. Dünyaya yabancı olabilirler ama rüyalarında gördüler, ve yollarına rehberlik eden zengin ve zorlayıcı bir vizyon paylaşıyorlar. Uyandıkları günden itibaren her sylvari, toprağı korumaya ve Yaşlı Ejderhalar ile savaşmaya çağrıldığını hisseder. Anneleri, Soluk Ağaç altında, bu amaçta birleşmişlerdir.

“ Öğlenin göz kamaştırıcı ışığı altında, bir taç yaprak hareket etti. Bir koza açıldı. Bir sylvari doğdu, gerindi, ve tereddütle dünyaya giriş yaptı.

Annelerinin çağrısıyla gelen on iki ilkdoğan, yeni kardeşlerini karşılamak için nefessiz bir şekilde durdular. Kendilerinden başka sylvari olmayacağına inanarak yıllarca yalnız yaşamışlardı. Ve şimdi uyanış tekrar başlamıştı. Bahçedeki diğer kozalar hafifçe hareket ettiler, gelişiyorlardı ama açılmaya hazır değillerdi. Bu, yeni nesilin ilk çiçek açmasıydı.

"Hoşgeldin, kardeş." Aife selamladı, hep ilk soru yada gülümseme ona aitti. Yabancıya yaklaştı, kendini sarabilsin diye bir pelerin uzattı.

"Bizi tanıyor musun? bir başkası araya girdi. "Bizi rüyanda gördün mü?"

"Sessiz ol, Dagonet" Aife fazla sabırsız arkadaşını susturdu. "Onu korkutacaksın." Genç çocuğa döndü ve nazik bir tonda konuştu. " Senin gibi, bizlerde sylvariyiz. Bana Aife derler. Senin ismin ne?"

"İsim mi?" Yenigelen soruyu bir an düşündü. Sonunda, dedi ki; "Cadeyrn," ama ses tonu emin değil gibiydi. Pelerini aldı ve güneşi engellemek için omuzlarına kadar çekti. "Burası neresi?"

Aife güldü, omuzları etrafında dans edip, yumuşak karasöğüt yaprakları dökerken sylvari'nin saçını karıştırdı. "Burası Koru ve O ..." Aife, altında dalları toplanmış büyük ağacı işaret etti, "... Soluk Ağaç. Annemiz. Seninde annen."

Cadeyrn ağaca meraklı bir şekilde dikkat etti, Aife'nin açıklamasına yabancı hissetmedi. Onaylayıcı bir kafa sallamasıyla Dagonet'e baktı. "Rüyamda görmüştüm."

Alim aydınlanmıştı, bir parşömen tomarı ve tüy kalem kaptı. "Bana rüyandan bahset. Bizim rüyalarımızı incelemiştim, ama seninkiler yıllar sonra ilk yeni rüya olacak."

Cadeyrn kendinden daha emin bir şekilde, gülümsedi. "İlk mi?" Etraftaki diğer kozalara baktı, henüz uyanmamışlardı. "Evet, ilkim, değil mi? Rüyamdakilerden hiç birisi uyanmadı. Soluk Ağaç beni hemen görmek istemiş olmalı. Benim özel olduğumu biliyordu." Karahindiba çiçeği gibi kabardı. "İlkim!"

"Hayır, Cadeyrn. Sen ikincidoğansın," derin bir ses, ses verdi. Malomedies yusufçuk böceğinin kanatları gibi ışık saçan bir renkle parlamış pürüzsüz saçlı, uzun, zayıf bir sylvariydi.

"İkinci mi?" Cadeyrn, hoşnutsuzluğunu belirten bir bakış attı. "Neden ikinciyim? Geri kalan herkesden önce ben uyandım."

"İlk biz buradaydık." ”

Soluk Ağaç​

Neredeyse iki yüz elli yıl önce, Ronan isminde bir insan asker seyahatleri sırasında garip bir tohum buldu ve eve döndüğünde kızına vermek için sakladı. Maalesef, köyüne ulaşana kadar köyü yıkılmış, White Mantle tarafından silip süpürülmüştü. Ronan tohumu ailesinin mezarı üzerine ekti.

Yirmi beş yıl önce, ilk sylvari uyandı. Bu ilkdoğan nispeten dünya hakkında az şey biliyordu, Soluk Ağacı'n Ronan hakkındaki bilgilerinden, centaur Ventari ve ilk yıllarında ziyaret edenlerden deneyimi vardı. Biliyorlardı, çünkü ağaç Ventari'nin bilgeliğinin dersleriyle oyulmuş, Ventari'nin arkada bıraktığı tabletten öğretmişti. Olgun bireyler olarak doğdular, çocuk olarak değil, sylvari meraklı, araştırmacı, keşfetmeye hevesliydi.

400px-Pale_Tree_concept_art.jpg


Caithe ve Faolain gibi ilkdoğanlardan bazıları, amaçsızca ağaçlardan uzaklarda dolaştı. Diğerleri kısa kısa keşfederek ve zamanlarını çalışma ve öğrenerek yakın kaldı. Dördü, Soluk Ağac'ı koruma ve ona eşlik etme görevini aldı; Aife, Kahedins, Malomedies ve Niamh. Birisi, birisi yalnız, Orr'a seyahat etti. Bir kaç yıl, ilkdoğan Tyria'daki tek sylvariydi. İlk nesil çicek açtığında ve ağaçtan uyandığında, yeni rüyalar görmüşlerdi: ilkdoğanın keşfettiği yetenek ve duyguların bellekleri, Soluk Ağac'ın kendi belleğiyle katışmıştı.

Bir çok ırktan farklı olarak, slyvari kendi tarihinin yoğun sağduyusuna sahiptir. İlkdoğanlardan birisi olan, ilk ölen sylvariyi söyleyebilirler. -Riannoc- Size, kimin ilk nasıl yazı yazmayı öğrendiğini ve özellikle kimin evleri büyütmek için metodlar geliştirdiklerini söyleyebilirler. Sanki kişisel olarak şahitlik etmişler gibi hikayeler ve efsaneler anlatırlar, çünkü çoğu en azından rüyasında görmüştür.

Rüyaların Rüyası​

Özünde, Rüyaların Rüyası muzaam geniş birikmiş bilinçaltıdır. Sylvarinin toplamda deneyimlerinin içine döküldüğü bir göl gibi, Soluk Ağaç bu ırkın birikmiş bilgi ve duygularını bulundurur. Yeni bir sylvari doğduğunda, durum onlar sanki gölden bir kova su çizmişler gibidir, bütünün küçük bir parçası. * Sadece bir kaç anı Soluk Ağac'a ulaşır: en önemli yada en büyük duygusal yada anlam etkisine sahip olanlar. Bunlara bir sylvari'nin hayatından tüm sahneler dahildir, ilk savaşları yada ilk kez elmalı turta yapmaları gibi. Ayrıca bunlar acı, korku yada bir düşmanın yüzü gibi tek bir acı an olabilir.

Bir sylvari'nin hangi deneyimlerin toplanıldığı üzerine kontrolü yoktur. Ağaçla bu bağlamda iletişim kuramazlar, Anne Ağaç çocuklarından yüzbinlerce parça solumaktadır. Yada doğmamış bir sylvari Rüya'dayken hangi anıları deneyimleyeceğini seçemez. Bir sylvari uyandığında, Rüya'yla olan direk bağlantı zayıflar.Artık Rüya'yla kuşanmış değildir. Diğer sylvari'lerle bağlantıları daha ziyade emptatik bir bağ haline gelir, güçlü duygular alma ve göndermeye becerisine sahiptirler, ama artık detaylı yada haberleşme şeklinde değildir. İnce bir vızıldamadan başka birşey değildir.

Sylvari_Environs_4_concept_art.jpg

“ Soluk Ağac'ın kökleri yatan ilkdoğanı kucaklamıştı, ilkdoğanın vucüdu bir mezarın üzerindeki yosun gibi kara bir battaniyeyle kaplanmıştı. Malomedies sadece uyuyordu, bitkin düşüren kabuslarla mücadele ediyordu. Ara sıra haykırıyordu, ve Kahedins rahatlaması umuduyla alnına nemli kompress uygulayarak onu teskin ediyordu. Şifacı diğerlerini bir yokladı, yüzü endişeyle doldu.

"Yaşayacak mı? Yada... ölecek mi? Riannoc gibi?" Bu soru tüm kalplerden geçiyordu, ama dile getiren Niamh'dı.

"Annemiz yaşayacağını söylüyor," Kahedins mırıldadı, ama çok huzurlu değildi.

Malomedies çok güzel, zarifti. Şimdi yüzü hırpalanmanın oyuk izlerini taşıyordu, ve bir zamanlar renkli saçlarının kolları kırılmış, parçalara ayrılmıştı, renksiz parçalar.

"Hepsini öldürmemiz gerekiyor." Cadeyrn'in gözleri kara altın gibi parladı, ve kılıcının kabzasını yumruk gibi sıkıyordu.

"Asura barış sundu, bunun .... Onu Maguuma Ormanı'nın derinliklerinden başka garip bir bitki sandılar, benzer bi sezgi." Aife onlara söyledi. " Bilinçli olduğunu farkettiklerinde, bize geri verdiler."

"Bu yeterli değil! Malomedies intikam almazsa nasıl huzur bulacak?"

Kahedins onaylamayan gözlerle bir baktı. " İntikam mı? İntikam bizim yolumuz değil. Ventari'nin tabletinin eğitimini almadın mı?" İkincidoğan başını agresif bir şekilde eğerken, Kahedins ders verdi, "Orada yazıyor, 'Tek istikrarlı huzur, içindeki huzurdur.' Bunu enine boyuna düşünmelisin, Cadeyrn, ve anlamını değerlendirmelisin."

Cadeyrn, ifadesi kendisi kadar kara olan Trahearne'a bir göz gezdirdi. Hiç bir asker böyle şeyler söylemezdi. Eziyeti durdurmak için kılıcını kaldıran yada masumları özgürlüğüne kavuşturmak için kendilerini tehlikeye atan hiç kimse intikamın uygunsuz olduğunu söylemezdi. Eğer Faolain ve Caithe burada olsalar, onun tarafında yer alıp tartışırlardı, bundan emindi.

Aniden, Trahearne yayılan ağaç dallarına doğru yukarı baktı. "Evet, Anne," sadece kendisinin duyabileceği bir fısıldamayı cevapladı. Hüzünlü, necromancer ellerini açtı. "Soluk Ağaç gerçek düşmanımız üzerinde yoğunlaşmamız gerektiğini söylüyor; ejderhalar. Tüm müttefiklere ihtiyacımız var." Dişlerini gıcırdatarak, Trahearne konuşmasını bitirdi, "Asura ile barış yapacağız."

Cadeyrn neyin daha can sıkıcı olduğundan emin değildi, Trahearne'ın pes etmesi mi yoksa Soluk Ağac'ın ilk doğanla konuşması mı. Aynı hareketi yaparak, başını eğdi. "Anne nasıl dilerse."”

Döngüler

The sylvari believe that the portion of the day during which you were born speaks to a person’s personality, interests, and special talents. Buna çok dikkat ederler, ve dört döngü (Şafak, Öğle, Gün Batımı ve Gece) ilkdoğanlardan birisi tarafından kılavuzluk edilmiştir. Bu dört ilkdoğan (Bunlara Luminaries denmiştir.) sylvari ırkının en aktif denetim mekanizması olmaya meyillidir. Koru'ya yeni bilgi/irfan getirmek için, Soluk Ağac'ı korumak için ve Tyria'nın diğer ırklarıyla politik ilişkiler inşa etmek için birlikte çalışırlar. Diğer ilkdoğanların bilge akıl hocaları olarak görülmeleri ve belli bir otoriyete sahip olmalarına rağmen, toplumu sürdürmek/korumak ve sylvariye bir bütün olarak rehberlik etme görevlerinin temellerini Luminaries yerine getirir.

500px-Sylvari_habitat_colored_concept_art.jpg


Şafak Döngüsü

Şafak Döngüsü'nde doğan sylvari, gece yarısından 6'ya kadar, doğuştan konuşkan ve planlayıcılardır. Sylvari ırkının diplomatları, başkalarıyla beraber olmayı seven ve arkadaş canlısı tiplerdir. Luminary'leri, zeki Aife'dir. Sadece ok ile keskin nişancılığı,kelime hünerlerine denk olabilir. Kendisi bir diplomattır, insanlarının adına Tyria'daki tüm büyük şehirlere seyahat etmiştir. Dünyayı görmek isteyen sylvariler onunla konuşmakla ve yolculuklarına başlamadan bilgeliğini elde etmekle iyi eder.

Öğle Döngüsü

Öğle döngüsü güneşin alevli yükselişi sırasında sabah 6'dan öğle vaktine kadar uzanır. Genellikle, bu sylvariler hareketleri kelimelere tercih ederler, nasıl dövüşmeyi tercih ettikleri farketmeksizin yetenekli savaşçılardır. Kendileri yaşayarak deneyim kazanmayı, problemlere direkt saldırmayı ve savaş halinin koşuşturmasını severler. Kel, bir çok savaşa katılmış deneyimli bir savaşçı olan Niamh, Luminary'leridir. Koru'nun bekçileri ve koruyucuları olan, Muhafızlar denilen bir sylvari birliğine liderlik eder.

Gün Batımı Döngüsü

Öğle vakti ile akşam 6 arası doğan sylvariler, Gün Batımı Döngüsü'nün üyeleridir. Kültürlü, filozofik ve içe dönük olmaya meyillidirlerdir. Böyle sylvariler bilmeceler ve puzzlelardan zevk alır ve fiziksel arayışlardan ziyade zamanlarını öğrenmeyle geçirmeyi tercih ederler. Bahçede, kibar bir ruha sahip, nazik sözleri sıkıntılı sylvarilere merhem olan Luminary Kahedins'i bulacaksınız. Yeni uyanan sylvarilere Rüyaların Rüyası'nda ne gördüklerini anlamalarına yardım etmek onun görevidir. Son zamanlarda, Tyria'nın yazılı dilleri üzerine çalışıyor/öğreniyor ve sylvarilerin kendi yazı sistemlerini oluşturmalı mı, oluşturmamalı mı buna karar veriyor.

Gece Döngüsü

Son olarak, akşam 6’dan gece yarısına kadarki sürede doğan sylvari, Gece Döngüsü’ne aittir. Bu sylvarilerin çoğu münzevi olmaya yatkındırlar ve yalnız yolculuk ederler. Genellikle ketum, kendine yeten ve sessizdirler. Gece Döngüsü’nün Luminary’si, göklerin çizimini yapmasıyla ve sylvari ırkına matematiği getirmesiyle saygınlık kazanan gök bilimci Malomedies’dir. Ayrıca, asura ile ilk tanışan sylvaridir, nadir anlattığı acı bir hikaye. Malomedies’in Luminaries arasında en özel olmasına rağmen, onun döngüsüne uyananlar ilgili birisi olmasının yerine, onun hakkında katı bir akıl hocası olarak konuşurlar.

Sylvari_Environs_3_concept_art.jpg

“ Uzun süre önceki ölümün işaretlerine rağmen, uyuklayan harabeler bir şekilde canlı hissettiriyordu; uçurumun altındaki medcezirin sessizlik ve fısıldaması, uyuyan birinin nefesi gibi yükseliyor ve alçalıyordu. Kısa ve gölgeli, tuzlu su kokan birşey, ufalanan kayaların arasında ince uzun bir gölge oluşturdu.Cadeyrn muhtemelen bir tapınak olan/olmuş olan, eğilmiş duvarlar ve parçalanmış kemerler arasında, onun geçişini bekledi. Bir zamanlar kurban kesme yeri taşı olan yerde, yalpalayarak ışık saçtığını gördü. Gölgenin kaybolup gitti yeri işaretlemişti.

“Hazır mısın?” Niamh, arkasından yavaşca mırıldadı, eğrelti otu yaprağımsı saçı soğuk esintide hışırdıyordu. Cadeyrn, kılıcını çekip ucunu kontrol etti, keskindi. Aç gözlü gümüş gözler Niamh’ın altın karası bakışlarıyla tanıştı. “Saldırmanın zamanı geldi.” Cadeyrn’den bile genç nesilden iki sylvari onun yanında yer alıyordu, ikisi de onları seviyorlardı, ikisi de Öğle Döngüsü’nün üyeleriydi.

Cadeyrn üstünde eğildiği küçük kaya tabakasından kalktı. “Bizim için hazırlar. Dikkatlice hareket etmeliyiz.”

Birlikte, aşağı doğru sahile süründüler, oradan da harabelerin içine, ve orada taş ocaklarını buldular. Cadeyrn’in kılıcı zehirli yılanı tek bir vuruşta ikiye ayırdı. Bir yılan büyücü sihirli bir katliam ağı örerken, kapanmayan gözleri büyüyordu, ve iki sylvari ateşleri içinde öldü.

Cadeyrn, şiddetli bir şekilde yılana doğru sıçradı, kılıcı yılanın etini parçaladı.

Arkasında pullarından ve çığlıktan başka birşey bırakmamıştı.

Yılan öldüğünde, Niamh ve Cadeyrn harabe tapınağın ortasında durdular, kılıçlarında kanlıydı, kızgın gülümsemeleri yüzlerini parlatıyordu. Bir ses dikkatini çekti, elini sessiz olması için kaldırdı, üstünden hareketlilik görebildiği yere doğru hareket etti.

Cadeyrn, kurban kesme taşının yanına eğildi, ve ses yükselmişti. Kayanın altında, uzun süre önce denizin yükselmesiyle su basan bir mağara uzanıyordu. Orada, harabelerin altındaki su mağarasında, buzlu suların yanında soğukkanlılıkla yılan saklanmıştı. Ama bunlar savaşçı değillerdi. Burası, yılan yumurtaları ve korkmuş gençlerin olduğu kuluçka yeriydi.

Cadeyrn, yok etmeye devam etmek için kılıcını kaldırdı --

“Cadeyrn!” Niamh keskin bir tonda seslendi.

Cadeyrn durdu, kafa karışıklığıyla Döngü’sünün liderine baktış.

“Onları bırak.”

“Ama... onlar yılanlar.”

“Onlar çocuklar.”

“Çocuk mu?” Hiddetle baktı, kelimenin az bir anlamı vardı. “Sen ‘küçükler’ demek istiyorsun. Küçükler, ama onlar yılan. Büyük yılanlar olmak için büyüyecekler ve sonra onları öldüreceğiz. Neden kolayken ve onlar savunmasızken şimdi öldürmeyelim? İzlenecek bilgece bir yol gibi görünüyor. Diğer türlü, bunlar büyüdüğünde daha fazla sylvari hayatını riske atacağız.

İlkdoğan şöyle dedi; “Bu riski almalıyız, yollarını değiştirmeleri hakkında onlara bir şans vermek için.” , “Herşeyin büyümeye hakkı vardır. The blossom is brother to the weed.” Aklı başında bir tavırla, kurban kesme taşını geri itti. Altında, Cadeyrn yılanların mücadelelerini duyuyordu, okyanusun gelgitine atlayarak uzaklaşmalarını.

“İlkdoğan, akıl istediğimde Tablet’den tekrar alıntı yapmıştı.” Sessizce homurdandı. “Katılmıyorum.” ”

Biyoloji​

Sylvari biyolojisi başka ırklardan oldukça farklıdır. İç organları yoktur, bunun yerine büyüyen bitki maddelerinden oluşmuşlardır. Kan yerine özsu, deri yerine kabuk ve yaprakları vardır. Örneğin bir çeneyi ele alalım; yapraklardan,sarmaşıklardan, hatta silüeti oluşturmak için beraber büyüyen ve beraber baskı yapan kabuk parçalarından oluşabilir. Ama eğer yakından bakarsanız, hala yapının liflerini ve deliklerini görebilirsiniz. Kemiklerin yerine, bir kol, sıkıca örülmüş gövde/dal ve böylesi bir uzuv gibi işlev görmek için beraber çalışan yapraklar kütlesidir.

Bir çok alim, diğer “bitkisel” ırkların sahip olduğu gibi sylvarinin devasa formda olmasının yerine neden insan gibi göründüğü üzerine varsayımlar yapmıştır. Bazıları, Soluk Ağac’ın gençliğinde çoğunlukla insanları gördüğü için olduğunu öne sürer. Ronan gibi bireyler (tohumu eken kişi), ve Soluk Ağac’ın etrafındaki diğerleri, ona gelecekteki çocukları için fiziksel rol modeller olmuş olabilir. Bir popüler asura teorisi de şudur ki; Soluk Ağaç Ronan’ın kızının mezarı üzerine ve yıkılmış köyü üzerine ekilmişti, ve onların “tüzel olmayan kütleleri” toprağa emildi. Soluk Ağaç bu gıdayı topraktan aldı, ve bu yüzden, sylvariler insansı tavıra yatkınlık kazandı.

Sylvari_Environs_concept_art.jpg

Sylvariler uyur ve hem et hemde ot yiyebilirler. Diğer ırkların da içtiği gibi içerler, ve alkollü içeceklerle çakırkeyif olurlar. Güneş ışığında oturmaktan haz alırlar - ve bu onları canlandırır -, ama diğer bitkilerin yaptığı üzere güneşe dayanarak yaşayamazlar. Kanları yapışkan bir özsudur, ama kanları akabilir, tansiyonları/kan basınçları yada nabızları yoktur.
Bir sylvarinin ne kadar yaşadığını hiç kimse bilmez. Irklarının en yaşlıları ilkdoğanlardır, hepsi yirmi beş yıl önce uyandılar. Sylvari yaşlanmanın küçük işaretlerini gösterir, ve hiç birisi şu ana kadar yaşlılıktan ölmemiştir. Fiziksel olarak sylvari erkek yada dişidir ve uygun dış biyolojileri hatasızdır. Ama diğer ırkların yaptığı gibi cinsel bakımdan çoğalamazlar; çocuk oluşturmaya uygun iç organları yoktur. Soluk Ağaç haricinde kendi çoğalma metodlarının olup olmadığı henüz görülmemiştir.

Sylvari kendi zırhını ve kıyafetlerinin çoğunu yetiştirir. Vücutları, hoş giyim eşyalarına dönüşen, taç yaprağımsı kabuklar/kaplamalar, sarmaşıklar ve yapraklar üretir. Giyim eşyalarını çıkarmak/kaldırmak istediklerinde, bir insanın saçını kesebileceği gibi, taç yaprağı giysilerini öylece düşürürler. Bazı sylvariler başka ırklar tarafından yapılan zırhlar giyerler yada daha geleneksel anlamda kıyafetler dokurlar, sadece tercihden dolayı. Benimsenmiş bir gelenek olarak, anatomilerinin kültürel olarak uygun görünen belli parçalarını kapatarak, kendilerini (vücutlarını) insanların yaptığı gibi kapatırlar.




Soluk Ağaç ; the Pale Tree
İlkdoğan ; firstborn
Yenigelen; newcomer
Koru ; the Grove
* Bu cümleyi olduğu gibi çevirmeye çalıştım, İngilizce'de bilmediğim idiom tarzında bir cümle/söz öbeği olabilir. Bunun için özür diliyorum.
Luminary / Luminaries ; luminary nedir, ne demek, luminary anlamı - Sesli Sözlük
Muhafızlar ; the Wardens
Münzevi ; sıfat (münzevi: ) Arapça munzev
1. sıfat Topluluktan kaçan, yalnız başına kalmayı seven
 
Geri
Üst